rain and me

yaw düşündümde şu fani dünyaya yararlı olabilecek hiçbişey yapmamışım. ( gerçi bu boktan dünya hak ediyomiki böle yararlı şeyle o tartışılır ya neyseee )
e ne yapayımda dünyaya, insanlığa faydalı olayım diye düşünürkene aklıma bir kaç fikir geldi.

ilk olarak Amerikaya gidip şu dangalak Push'un ağzını burnunu kırıp, saçlarını tek tek cımbızla yolup sonrada Obama'ya gidip bak bu akıllı ol yoksa sonun bunun gibi olur laaaaaaan diye tehdit edeyim dedim, ama üstümde bi ağırlık vardı amaaaaan şimdi kim gidecek yaw oralara çok uzak boşverr bu kara çocuk temiz yüzlü ( nasıl bişeyse :) )birine benziyo korkutmayalım şimdiden dedim.
sonra acaba erkekleri dize getirmenin yolları , bir erkek nasıl hadım edilir, hadım ederken nelere dikkat edilmelidir, erkeğin kalbine giden yol nereden geçer gibi başlıklarda kitap mı yazsam ? dedim kendi kendime.
ama sonra içimdeki doğrucu davut ses bana lan salak sen sanki çok biliyonda erkekleri dize getirmenin yolunu. sen onları dize getircem derken bi bakıyosun dizine oturmuşsun naberrrrr bence gölge etme başka ihsan istemezler eminim dedi bide bana nanik yaptı çok bozuldum ama haklıydı bişeyde diyemedim. tabi vazgeçtim.
erkeklerin kalbine giden yollar kitabını yazmam ise mümkün değil nasıl yazıcam ki zaten ; ben nereden geçtiğini değil, nereden geçmediğini çok iyi biliyorum tek bldiğim benim gittiğim yoldan geçmediği e mecbur bunuda es geçtim.
hadım konusuna gelince kafadan vazgeçtim, çünkü bu kime ceza olur tartışılır açıkcası. e bizede lazım oluyor şimdi. o da olmaz ki. bindiğimiz dalı ne diye keselim dimi ama. :)

neyse aşk meşkten anlamıyorum başka bişey yapayım ama ne diye kara kara düşünürkene hah evrekaaaa dedim buldummmmmm. kızamak evet evet benim minik kuzucuğumu hasta eden kızamık mikrobunu kendi silahı ile vurayım dedim. pis mikrop gebersindedim de e onuda John Enders bulmuş saolsun. bende onun ruhunu bi el- fatiha okudum ödeştik. saolasın John ve diğerleri sizi unutmayacağız.
(not: su çiçeği aşısını bulana azcık kızgınım ama neyse genede saolsun" kolumda hala izi kaldı ama napim" aaa )

sonra Robin Hood olmaya karar verdim, en iyisi zenginden alıp fakire vereyim en güzeli ve kolayı bu temiz iş işte dedim. ama gördümki bu dünyada o yok bu yok diye ağlayanlar, parasızlıktan vergilerini bile ödeyemeyenler, ekmek bulamadıkları hiç pasta yiyenler hep zenginler e ben şimdi kimden alıp kime vericem kafam karıştı bundanda vazgeçtim.

ya en sonunda anladım ki benden bi halt olmaz ben bu dünyaya faydalı ne yapayım zaten dünyanın çivisi çıkmış neyi düzelticem herkülmüyüm ben uleeeen batsın bu dünyaaa diye şarkı yapacağğğdım e onuda Orhan Baba yapmış. pöffff

en sonunda dünyaya bir öğüt bırakmaya karar verdim. bu öğüdüm gelecek nesile belkide atasözü olacak. gelecek nesil vay be kız ne güzel söylemiş dicekler. Hazır mısınız ? sıkı durun.

* bu dünyada üç şeyini gizleyeceksin. aşık olduğunu, paran olduğunu, paran olmadığını,
- aşkını gizleyeceksin yoksa s..i..ker.
- paran olduğunu gizleyeceksin yoksa borç ister
- paran olmadığını gizleyeceksin yoksa seni ezer

aslında bu gizlenmesi gereken maddeler çoğaltılabilir ama aklıma valla bu kadar geldi. :)

Daha biletimi almadım
Yolculuk ne zaman daha bilmiyorum
Ama bir yer var gidebileceğim biliyorum
Henüz görmedim
Henüz kimseden duymadım
Uzak mı yakınmı ya da iklimi sıcak mı ?
Hiçbir fikrim yok.
Haritadada yeri belli değil belki ama
Bir yer var biliyorum

Hissediyorum belkide ya üstüme gelmeyin
Sormayın işte nereden bildiğimi söyleyemem
Ama biliyorum
Herkesin aynı dil konuştuğu
Kimsenin kimseyi kırmadığı bir yer

Kimsenin eve nasıl para götüreceğim diye düşünmediği
Fakirin,açın, ırk ayrımının ayrımcılığın olmadığı bir yer

hem biliyomusun orada kimse kimseye yalan söylemiyomuş
ne güzel değil mi J
doğruyu söylüyorum yalan zaten hiç olmamış bu yerde
İnanmıyosun biliyorum, ama gerçek bu ?
Ben inanıyorum.

Sevgililer varmış bu yerde, herkesin bir seveni bir sevdiği varmış
Üstelik karşılıksızda değilmiş hiç biri
Birbirini hiç üzmeyen sevgililer
Birbirlerini çıkarsız, dolansız, tertemiz gerçekten seven sevgililer

Göz yaşının Zaten 5 dk sonra neden ağladığını unutarak en güzel kahkalarını atacak
Olur olmaz sebepten şımarıklık yapan minik yaramazlara yakıştığı
Kimsenin ağlamadığı bir yer işte anlasana

Hadi sende gel benle
Bırak bu toz bulutunu
Bırak bu garip uğultuyu
Bırak kavgaları, ayrılıkları hepsi burda kalsın
Biz gidelim.
Bırak kötüler burda kalsın
Biz gidelim.

Orada sadece kahkaha sesleri var
Orada sadece gözleri gülen insanlar var
Orada sadece sevgi var, aşk var, değer var.

Oturma hadi sende gel benle
Sende inan benimle
Bir yer var işte

Gidebileceğim bir yer.
Gidebileceğimiz bir yer.

İnsan Telefon Defterini Temize Çekerken Bazı İsimleri Eski Defterinde Bırakır
Onlar artık birdaha asla aranmayacaktır.
Garip bir hüznü barındıran bu silik isimlere bakılır bakılır.
Kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili,
kimi bir cafede aylarca herşeyi ama herşeyi paylaştığınız birisi;
yada istifa ettiğiniz bir yerden bir arkadaşınız!
Soyadları sorulmamış birsürü hatırlanmayan isimde vardır defterde;
ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan kaldırılır.

İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN BAZI İSİMLER ÜZERİNDE DURUR.
Onca zaman sonra birkez arasanız, sesini duysanız... Ona edilebilecek bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler,
evler birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır size.
Yalnızca bir isimdir şimdi o.
Temize çekerken atlarsınız hemen.
Derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alalacele.
Oh, isim geçmişte kalmıştır.
İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN HAYATINIDA SORGULAR!

Hangisi ihanet etmiştir,
hangisi yalvarmıştır kendisini bırakmamanız için;
hangisinin birsüre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur;
hangisi sizi en güzel öpmüştür;
hangisi rüyalarınıza girmiştir,
hangisinin ayak parmakları ilginizi çekmiştir,
hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır,
hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir,
hangisi için sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır? ! ...
Doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular!
Birlikte EDİP CANSEVER okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır.
İNSAN TELEFON DEFTERİNİ TEMİZE ÇEKERKEN YALNIZLIĞINIDA KANITLAR.

Bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar?
Saat elbette dört'tür!
Paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine dönmüştür.
Ters dönmüşüzdür. Bu tekbaşınalık ve bu isim katliamı aslında size ters gelir...
Çalan telefona bakarsınız.Acaba?
Acaba telefon defterini temize çeken bir arkadaşınızın son anda kurtarma çabası mıdır?
Bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma, belki...
Bilemezsiniz...

LÜTFEN, AMA LÜTFEN TELEFON DEFTERLERİNİZİ KAYBETMEYİNİZ...

Küçük İskender ( Büyük Şair)

ben kimim ?

Bir dinle bakalım,Eminim çok beğeneceksin, sözler ve müzik çok güzel çok özel kendini bulacaksın....

eminim o özel kadın sensin ve eminim o özel kadını sevmeyen çözemeyen düşlerini bilemeyende sensin... dinle.. kendini bul..

Bu şehirde bir kadın var, adı bana özel.

Elleri var küçücük, yüzüyse çiçeklerinden güzel.

Kimse bilmez benden başka, bir kalbi var kocaman ama bana özel.

Bazen kızar dünyaya ama sadece kendini üzer.

Göremezler. İzin vermese asla üzemezler.

Çözemezler. Onun bir düşü var ki; asla bilemezler.Onu neden sevemezler..?Bilemezler.

Hiç, sevemezler.Bazen bakar gökyüzüne o, bulutları izler.

Kuş olup uçmak, kanat çırpmak, o bulutları geçmek ister.

Yemyeşil çimenlerde çırılçıplak koşmak ister,

Bu kahrolası gri şehrin tüm yollarını rengarenk boyamak ister.

Göremezler. Kalbindeki elmasa erişemezler.Çözemezler.

Onun bir düşü var ki asla bilemezler.

Onu nasıl sevemezler..?Bilemezler. Onun bir düşü var ki, hiç...

Göremezler, kalbimdeki elmasa değemezler.

Bilemezler, benim bir düşüm var ki asla bilemezler.

Şimdi o, kanatlarını rüzgara açmış, dur diyemezler.

Yıldızların arasında o kadar parlak ki onu seçemezler.

Başka sularda o.Başka rüzgarlar arıyor,Başka yollara yürüyor.

Başka...

Başka...Artık özgürüm; öyle yalnızım ki...